Başkan Trump’ın ikinci “Suriye’den çekiliyoruz” açıklaması da boş çıktı. Yedi ay kadar önce ilk açıklamayı yapmış ve Suriye’den çıkacaklarını belirtmişti. Çıkmadılar. Yerleştiler. PKK’nın uzantısı olduğunu çok iyi bildikleri PYD/YPG adlı terör örgütünü binlerce tır dolusu silah ve mühimmat ile donattılar…
Türkiye tam bu örgüte yönelik kapsamlı bir harekat başlatma kararı almışken geçtiğimiz ay içinde yeniden Trump’ın “Suriye’den çekilme” açıklaması geldi. Herkes umutlandı. Hatta Trump bunun bir hayli kısa sürede olacağını ifade etti. Ama sonrasında önce bir zamana yayma girişimi oldu, şimdi ise şarta bağlama ve dolayısıyla çekilmeme gibi bir durum ortaya çıktı.
Türkiye, ABD yönetimine nasıl güvenecek? Bir dedikleri diğerini tutmuyor. Dostluk ve müttefiklik ilişkileri dışında davranıyorlar. Sürekli “yalan” söyleyebiliyorlar.
Bolton’un açıklamaları tam bir facia. ABD’nin ancak Kürtlerin korunması garantisi altında oradan çıkacağını ifade ediyor. Kürtleri kim kimden koruyor? Kürtleri korumaktan kast edilen nedir?
Milyonlarca Suriyeli şu anda Türkiye’de mülteci durumunda. Bunlardan üç yüz bini aşkın kısmı Kürt. Bun insanların ülkelerini, evlerini, topraklarını, işlerini bırakıp Türkiye’ye gelmeleri Suriye’deki tehdit ve tehlikelerden uzak durabilmek içindir.
Bu tehdit ve tehlikeler ise gayet açıktır: Birinci sırada katil Esed rejimi var. ikinci önemli tehdit ise PKK-YPG-PYD terörist yapılanmasıdır. Bu iki tehdit her zaman birbiriyle ilişkili. Çok hızlı bir şekilde birbirleriyle iletişim sağlayıp birlikte hareket edebiliyorlar. Hatta DAİŞ ile ortak eylemler gerçekleştirebiliyorlar.
Türkiye’de mülteci olarak yaşayan yüzbinlerce Kürt’ün en büyük sorunu şimdi ABD tarafından korunmaya alınan, silah ve cephane ile donatılan bu terörist yapılanmadır.
Şayet Kürtleri korumak gibi samimi bir uğraş, niyet var ise Türkiye yıllardan beri bunu yapmaktadır.
Türkiye’nin gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ve Zeytin dalı harekâtları sonrasında özgürleştirilen bölgelere Suriyeli mülteciler dönmüş ve halen huzur içinde yaşamaktadır. Şimdi Fırat’ın doğusunda da PKK ve türevleri temizlenince Türkiye’deki 300 biri aşkın insan evlerine dönebilecektir. Kürtlerin evlerine dönüşüne mani olan yapı aşikardır, terörist yapıdır.
ABD’nin yaptığı şekilde hem terörist yapılanmayı büyütmek, hem korumaya almak ve hem de yıllardan beri işin her türlü maddi ve manevi yükünü çeken Türkiye’yi Kürt düşmanı gibi göstermek hiç de müttefiklik ilişkisine uygun değildir. Ahlaki bir davranış olarak değerlendirilemez.
Türk- ABD ilişkilerini her zaman önemsiyoruz. Türkiye ve ABD iki dost ve müttefik ülke olarak kalmalıdır. İki ülke ilişkilerinin bozulmasının kimseye yararı yoktur. Ancak, bu denli tutarsız, kırıcı ve saçma bir ilişki modeli de olamaz.
Tüm dünyayı sürekli aldatmak ve kandırmak üzere bir diplomasi de yürütülemez. ABD’nin Suriye’de olmasının hiçbir nedeni kalmamıştır. DAİŞ terör örgütü bitmiştir. Örgütü büyük ölçüde Türkiye’nin mücadelesi ortadan kaldırmıştır. Kalıntılarını da Türkiye rahatlıkla temizler. DAİŞ bahanesiyle bölge coğrafyasını değiştirmeye çalışmak veya Türkiye’yi “Suriye’den çıkacağı” argümanı ile oyalamak kesinlikle netice vermez.
ABD yıllardan beri yanlış hesaplar yapmakta ve hep kaybetmektedir. Yine kaybeder. Bu kez, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinde en etkili ve büyük müttefiki Türkiye’yi kaybeder.
ABD’nin açık bir şekilde terörist örgüt olarak tanımladığı PKK’nın uzantısı olan yapıyı koruma çabasına girmesi ve bunları Kürtlerin resmi temsilcileri olarak kabul etmesi terörizme karşı küresel işbirliğine de büyük bir darbedir.