Dr. Işıl Acehan–Forum USA
New York, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi karşısındaki 32 katlı Türkevi’nin inşaatı hızla yükseliyor. New York’un sembol binalarından olmaya aday Türkevi’nin oldukça ilginç bir geçmişi mevcut.
Temeli 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılan, New York’un en gözde yerlerinden birindeki gökdelenin inşası hızla sürerken, 1977’de yerindeki bina ilk kez açıldığında neler yaşandı, New York’ta bir Türkevi fikri nasıl ortaya çıktı bir bakalım…
New York’ta Türk Evi fikri nasıl ortaya çıktı?
1977’de New York Türkevi’nin, IBM şirketinin idare merkezi (IBM World Trade Corporation Building) olarak hizmet veren 11 katlı binanın, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in katkılarıyla 2.3 milyon dolar ödenerek satın alındığı zaten biliniyor. Ancak satın alınması ve açılışının, Türk-Amerikan ilişkileri tarihinin en kötü döneminde gerçekleşmesi belki de gözden kaçmıştır.
New York’ta bir Türk Evi kurulması için girişimi ilk kez Osmanlı İmparatorluğu döneminde göç etmiş Türklerin oluşturduğu dernekler başlatmıştı. Bu haberi Milliyet gazetesine 28 Mart 1961’de verdikleri ilanla şöyle duyurmuşlardı:
“Amerika’daki Türk teşekkülleri, New York’ta bir merkez binası satın almaya karar vermişlerdir. Türk Cemiyetleri Federasyon Başkanı Muhittin Akdik, cemiyetlerin binada faaliyette bulunmalarının daha verimli olacağını ve bu suretle Amerika’da birbirlerini tanımayan Türklerin bir araya gelmelerini sağlayacağını söylemiştir.
Türk Hars Birliği ile Türk Yardım Cemiyeti, binanın satın alınabilmesi için tahvil çıkartarak para toplamaya karar vermiştir.”
Türk Hars Birliği ve Kıbrıs Türk Yardım Cemiyeti
ABD’de ilk kurulan Türk derneklerinden Türk Hars Birliği (Turkish Cultural Alliance of New York), Amerika’ya Osmanlı döneminde göç etmiş Türkler tarafından 1933’te New York’ta faaliyete başlamıştı. Yine aynı tarihlerde Kıbrıslı Türklerin kurduğu Kıbrıs Türk Yardım Cemiyeti de New York’ta bulunmaktaydı.
Çatı kuruluş Türk Cemiyetleri Federasyonu’nun başkanı, 1919’da öğretmenliğe başlamış, Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Müfettişliği ve Robert Koleji Türk Çalışmaları bölümünün dekanlığına kadar yükselmiş olan Marmara Koleji’nin kurucusu Muhittin Akdik’di.
Missouri Üniversitesi’nden 1938’de mezun olan Akdik, Türkiye’ye dönerek Türk eğitim hayatına katkılarını sürdürmeye devam etmiş, 1960 yılında Southwest Teksas Devlet Üniversitesi’ne mezuniyet günü konuşmacısı olarak İstanbul’dan davet edilmişti. Bu sene ABD’deki Türklerle görüşecek, New York Türk Evi girişiminin de temelleri atılacaktı.
1961’de başlatılan süreçte bir miktar para toplanabilmiş, ancak henüz yardımlar yeterli bir düzeye ulaşılmasa da Türk dernekleri bir Türk Evi kurulması hedeflerini gerçekleştirmekten vazgeçmemişti.
Zorlu 70’li yıllar gelir çatar….
1970’lere gelindiğinde, Türk-Amerikan ilişkileri tarihindeki en gergin döneme girilmişti. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosuyla ilişkiler içinden çıkılmaz bir yöne doğru ilerliyordu. Bülent Ecevit’ten sonra Başbakanlık koltuğuna geçen Süleyman Demirel, ABD ile yaşanan gerilimi devralmış, buna karşılık da ABD’nin Türkiye’deki askerî ve istihbarat üslerini kapatarak TSK’ya devretmeye karar vermişti. Bunlardan sadece İncirlik’te NATO operasyonları devam edecekti.
1970’lerde bir yandan ekonomik kriz ve devalüasyonlar, diğer yandan koalisyon hükümetleriyle siyasi istikrarsızlık, bir de ordusunun silah sorunlarıyla baş başa kalan Türkiye, dış ilişkilerden soyutlanmış, itibarı yerle bir olmuştu. Türkiye’de de ABD ve NATO karşıtlığı hızla yükseliyordu.

İşte tam da böyle zor bir dönemde Türk Evi için bir bina satın alınması yeniden gündeme gelecekti. 1977’de Demirel’in Başbakan olmasıyla yeniden Dışişleri Bakanlığı’na getirilen İhsan Sabri Çağlayangil’in döneminde ABD temsilcileri Türkiye’ye, Çağlayangil de ABD ve Birleşmiş Milletler’e ilişkilerin düzelmesi için mekik dokuyordu.
Bu ziyaretlerden birisinde Türk Evi için bir bina satın alınması için ABD’deki Türkler gazeteci Doğan Uluç’la konuşacak, bir miktar para toplandığını ancak bunun yeterli olmadığını söyleyecek ve onun aracılığıyla Çağlayangil’den bununla ilgili bir şeyler yapmasını isteyecekti. Muhtemelen bu fikir, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve ABD’de uğradığı itibar kaybını da yeniden iyileştirmek için Çağlayangil’e iyi bir fırsat gibi görünmüştü.
Başbakan Demirel’in “70 sente muhtaç Türkiye” dediği bir dönem böyle bir istek hayal gibi görünse de Dışişleri Bakanı Çağlayangil, tüm resmi kurum temsilciliklerini barındıracak bir Türk binası konusunu 1977’de hayata geçirdi. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nin karşısındaki Türk Evi, Türkiye ve ABD arası gerilimin de giderilmesi, Türkiye’nin imajının başka ülkelerde de iyileştirilmesi ve kamu diplomasisi yürütülmesi için çok iyi bir zemin hazırlayacaktı.
Açılışı ile kültür merkezine dönüşen Türk Evi
3 Ekim 1977’de, henüz ABD’nin silah ambargosu devam edip, ABD üsleri de Türkiye’de kapalıyken açıldı Türk Evi. “New York’taki Türk temsilcilikleri Türk Evi’nde bir araya geldi” başlığıyla Milliyet şöyle duyurdu bu haberi:
“Türkiye’nin New York’taki çeşitli temsilciliklerini bir araya toplayan ‘Türk Evi’ önceki gün Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in ve Maliye Bakanı Cihat Bilgehan’ın da katıldığı bir törenle açılmıştır. Törende ayrıca bazı Türk milletvekilleriyle Türk kolonisi de hazır bulunmuştur.”
Açılışı biraz sessiz sedasız gerçekleşen Türk Evi, daha bir ay geçmeden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle BM Türk Delegasyonu’nun ev sahipliğinde büyük bir resepsiyona ev sahipliği yaptı. Baş delegemiz İlter Türkmen’in verdiği resepsiyonda, başta BM Genel Sekreteri Kurt Josef Waldheim olmak üzere BM yetkilileri,149 ülkenin temsilcileri, Amerikan Kongre üyeleri, tanınmış sinema yıldızları ve Oscar ödüllü oyuncu Joan Fontaine de bulunuyordu.
New York Türk Evi, politik gerilimi geride bırakan bir etkinlik alanı haline gelmişti. Birkaç gün sonra, 8 Kasım’da burada büyük ressamımız Fikret Mualla’nın resim sergisi açılacaktı. New York Times gazetesinin kültür-sanat rehberinde de Türk Evi ve Mualla’nın resimlerinden övgüyle bahsedilerek duyuruldu.
Sergi açılışında dünyanın en önemli müzelerinden New York’ta bulunan Metropolitan Müzesi yetkilileri, Fransız ve Çin delegeleri, şu anda New York Daily News adıyla bilinen Daily News gazetesi muhabiri ve New York’lu sanatseverler de vardı. Bir yıl sonra, 1978’de Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisi yine burada yer aldı.
Terör saldırısı ve sonrası…
Her şey güzel giderken, 12 Eylül darbesinden tam 1 ay sonra bir darbe de New York Türk Evi’ne olacaktı. 12 Ekim 1980’de Ermeni terör örgütü JCAG tarafından Türk Evi önüne yerleştirilen bomba, 4 kişinin yaralanmasına neden oldu. Ertesi gün Türk Evi, New York Times’ın sanat sayfasında değil, bombalanma haberiyle baş sayfasında yer almıştı. Aynı dakikalarda, Hollywood’da bir Türk’e ait seyahat acentesi de teröristler tarafından bombalandı. Bu olay elbette Türk Evi’nin faaliyetlerini de önemli derecede etkilemiştir.

Türkiye’nin 1977’de bin bir zorluğa rağmen kurduğu Türk Evi ve hem iç, hem de dış siyasette yaşanan bunalıma rağmen 1980’e kadar gösterilen başarı takdire şayan. Şimdi New York’un sembol binalarından birisi olacak Türkevi de, ABD’nin sanat ve kültür başkenti New York şehrine katacağı değerlerle de ön plana çıkarak daha da önemli bir merkez haline gelecektir.