Mehmet Yaşar Ulutaş
Bugün Güney Florida’daki bir şehrin belediye meclisi üyeliği (commissioner) için aday olan Pakistan asıllı bir dostum, müslüman toplumun maddi ve manevi yardımlarına, inanılmaz kapsamlı yürütülen ve 100,000$’ın üzerinde harcama yapılan kampanyaya rağmen üçüncü gelerek seçimi kaybetti. Tabii ki bu paranın çok büyük bir kısmı bölgede yaşayan Müslümanların bağışlarından geldi. İstatiksel olarak aldığı her oy için 71$ gibi rekor bir rakam harcamış ki bu tür seçimler için makul rakam $10 ve altıdır.
Halbuki burada yaşayan Müslüman toplum çok umutluydu. Kaybeden adayımız kriminal avukatlık yapan, başarılı, zeki ve yaptığı sosyal aktivitelerden, derneksel faaliyetlerden ve siyasetle çok içli dışlı olmasından dolayı toplumda iyi bir statüsü olan ve tanınan bir arkadaşımız. Kazanan adayın 3 katı para harcamasına rağmen yine de kazanamadı.
Eminim soyadı Müslümanlığı çağrıştırdığı için kazanamadı diyenler olacaktır. Belki kısmen sebep bu olabilir. Ama ben biraz farklı düşünüyorum. Her ne kadar Rashida Tlaib ve Ilhan Omar gibi seçim kazananlar olsa da bence ABD’de yaşayan müslüman toplum henüz rüştünü ispatlayamadı. Hala 9/11 faciasının açtığı yaraları sarmaya çalışıyor.
Amerikan toplumunun bizi müslüman kimliğimizden önce topluma ciddi katkılar veren, eğitimli, varlıklı, yardımsever, kültürlü insanlar olarak gördüğü zaman itibarımız artacak ve öne çıkacağız. Bence ABD’deki Musevi toplumun başarısının altında yatan temel neden bu.
Ama umutsuz değilim. ABD’de doğan ikinci jenerasyonun çok daha başarılı olacağını düşünüyorum. Zaten istatistikler de buna delalet ediyor. Ama bu iş istatistiklerle olmuyor. Çocuklarımızı eğitim ve tecrübeyle donanımlı hale getirmemiz şart.