23-Haziran 2019’da İstanbul Belediye seçimi yenilgisinin ardından Forum USA gazetesindeki makalemde AK Parti’nin kendisini yenilemesi gerektiğini yazmıştım. Hem AK Parti hem de Erdoğan bu yönde açıklamalarda bulunmuştu. Ama aradan 6 ay geçmesine rağmen gözle görülür bir değişiklik olmadı. Siyaset boşluk kabul etmiyor. AK Parti’nin yapamadığı yenilikleri yapmayı, düzeltemediği sorunları çözmeyi, hızla değişen sosyal dinamiklere ayak uyduracağını vaad eden iki parti ortaya çıktı. Davutoğlu ‘Gelecek Parti’ adıyla yeni bir parti kurdu. Babacan’ın kuracağı partinin de eli kulağında.
Bu iki parti de AK Parti’nin içinde neşet etmiş ve çok önemli görevler almış siyasetçiler tarafından kuruldu. Dolayısıyla AK Parti’nin seçmen kitlesine talip olacaklarını söylemek kehanet olmaz. Her ne kadar programı belli olmasa da Babacan’ın partisinin liberal ve sol kesimlere de hitap edeceğini okuyoruz. Peki bu iki partinin şansları ne? Gelin beraber irdeleyim.
2001’de Türkiye çok büyük sıkıntılar içerisindeydi. Koalisyon hükümetleri başarısız olmuş, bankaların içi boşaltılmış, rüşvet ve iltimas iddiaları ayyuka çıkmış, güvenilecek bir siyasetçi kalmamış, dindar kesim 28-Şubat zulmüne maruz kalmış, askeri vesayet tavan yapmıştı. İşte tam bu esnada AK Parti kuruldu. Bir kurtarıcı arayan halk AK Parti’ye tutundu. AK Parti de halkın kendisine teveccühünü ve verdiği güveni boşa çıkarmadı ve çok başarılı oldu özellikle ilk 10 sene.
Ama ardından bir program çerçevesinde raptı zapta alınamayan Suriyeli göçmenler meselesi, göz göre göre gelen ama zamanında önlenemeyen FETÖ darbe teşebbüsleri, aşırı pahalılık, %15’lere varan işsizlik oranı, yerinde durmayan döviz fiyatları, adalet sistemine duyulan güven kaybı, iyice “yandaşlaşan” ve kötü habercilik yapan merkez medya, artık herkesin konuştuğu akçeli işler, hürriyetlerin kısıtlanması, gençlerin Avrupa ve Amerika’ya kapağı atmak istemeleri, vesaire meseleler AK Parti’nin ciddi başarısızlıkları oldu.
İşte tam bu anda ortaya çıkan bu iki partinin bu başarısızlıkları kullanarak başarılı olabileceğini düşünüyorum. Ama herşey yine de Erdoğan’ın elinde. Çünkü Tayyip Beyin karizması ve cazibesi ne Davutoğlu’nda ne de Babacan’da var. Ne yapacak bekleyip göreceğiz.