İnsanlık yaratıldığı günden bu yana doğumu, gelişmesi, gençliği ve yaşlılığı itibariyle yaratılış gayesi, mücadele duygusu, ideal sahibi olması, başarılı olması, başarı kazanması ve bir çok yönüyle ele alındığında canlı, zinde, çevik olduğunda çevresini etkilemesi, hayata tutunması ve ayakta kalması daha kolaydır.
İnsan fizyolojisine baktığımızda insanın sporsuz bir hayat sürdürmesinin kendisine büyük riskler getirdiğini tesbit etmemiz çok zor değildir. İnsan vücudunda hareket etmeyen, harekete ihtiyacı olmayan hiç bir eklem ve organ yoktur. Ayrıca düşünün ki bir fabrikada çalışan makinaların periyodik bakımları tam ve zamanında yapılmadığı taktirde nasil ki bu eksiklik ve aksaklık makinaların üretimini ve randımanını düşürüp, masrafları artırıp onun çalışmasını sağlayan sahibinin moralini bozuyorsa, insan denilen o mükemmel fakültenin de bir çok aksamındaki herhangi bir hareketsizlik, tembellik, miskinlik kendisine olan zararıyla kalmayacak, ayrıca çevresinde etki alanında bulunan herkese de zararı olmuş olacaktır. Atalarımız “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diyerek sağlam vücudun dengeli ve periyodik spor yapmaktan geçtiğini vurgulamışlardır.
İnsan vücudundaki zararlı toksinler spor yoluyla terlemeden dışarı atılamaz. Bunun yegane yolu budur. Bu zararlı toksinler insan vücudundan atılmadan, insanda bedensel ve psikolojik rahatlama olmaz. Sindirim, nefes, kan dolaşımı, kireçlenme, damar tıkanıklığı, kalp yetmezliği, hiper tansiyon gibi daha nice hastalıkların insanı kıskıvrak yakalamak için fırsat kolladığı bir ortamda bu hastalıklarla en güzel ve en kolay mücadele yolu olan sporu niçin tercih etmeyiz?
Spor sayesinde rahatsızlıklarımızı çok daha çabuk ve kolay atabiliriz, zira spor insana performans, zorluklara ve hastalıklara karşı mukavemet gücü kazandırır. İnsan yaratılan varlıklar içerisinde vazifeleri en çok olanıdır. Kendisine, çevresine, topluma karşı sorumlulukları vardır ve bu sorumlulukları yerine getirmede spor sayesinde elde ettiği beden disiplininin insan hayatının bütün karelerinde yeri vardır. Kısaca özetleyecek olursak insan fıtrat itibariyle vazifelerinin çokluğu sebebiyle devamlı hareketliliğe ihtiyacı olan bir varlıktır. Bunun için sporu hayatımızın ayrılmaz bir parçası olarak düşünüp kendimizi sistemli olarak spor yapmaya alıştırmalıyız. Sporun eğer faydası olmasaydı insanlığın iftihar tablosu olan peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) sporu ve spor yapmayı bizlere tavsiye eder miydi?
Bize emanet olarak verilen bu vücudu hastalıklardan korumak, üzerimize düşen vazifelerimizi yerine getirmek, yeme içme, dengesiz beslenme yoluyla bize musallat olan ve olacak her türlü ataletten kurtulmak ve beyin fakültelerimizin tam kapasite çalışmasını sağlamak için spordan istifade etmemiz gereklidir. Bütün bu saydığımız bilgiler ışığında spor aynen yemek-içmek, ibadet etmek gibi fıtri bir ihtiyaçtır.
Bu hususlara bağlı olarak sağlıklı bir spor anlayışı nasıl olmalı, insanın yeme içmedeki ölçüleri neler olmalı, günde ne kadar kalori almalı, aldığı kalorileri nasıl yakmalı, dengeli bir spor nasıl yapılmalı, fazla kilolardan nasıl kurtulmalı, gibi muhtelif konularda yazılarımızı ilerleyen aylar içinde zaman zaman sizlere aktarmaya çalışacağım. Bu vesile ile herkese sağlıklı sıhhatlı bir yaşam kalitesi kazanabilme dileklerimi iletiyorum. Sağlıcakla kalın…
Yusuf Baysal
Siyah Kuşak 6. DAN Uluslararası Antrönör ve Hakem
ybaysal@gmail.com